Felsefe Notları
felsefedennotlar.blogspot.com
23 Mayıs 2015 Cumartesi
ESTETİK
A)Estetik Sanat Felsefesi Farkı:
Estetiğin ana konusu güzellik problemidir Sanat felsefesinin ana konusu ise sanat nedir sorunudur
B )Konusu: Estetik kavramı ilk olarak Baumgarten tarafından tanımlanmıştır Ona göre estetik
Mantığın aksine açık seçik olmayan duyusal alana ilişkin bilgiyi konu edinir
Estetik bir obje ile suje arasındaki güzellik kaygısı taşıyan beğeni yargılarının bilgisini konu edinir
Suje Obje Bilme Bilgi
Güzellik kaygısı Estetik Beğeni yargısı
Duyusal alan Güzel-Çirkin
C )Bilim olarak sanat
Konularını tarihsel süreç içinde parçalara bölerek, bilimsel bilginin özelliklerine
Uygun bir şekilde inceler(Felsefeye giriş-Bilimsel bilgi)
Ortaçağ resim sanatı,19yy Osmanlı mimarisi vb.
D)Felsefe Açısından Sanat:
Sanat felsefesi sanatsal yaratmaların ve beğenilerin özünü ve anlamını konu alan felsefe
Disiplinidir Temel soruları nedir? Sanat eseri nasıl oluşmuştur?
Bu soruları cevaplayan önde gelen üç kuram vardır.
1)Taklit(Yansıtma)Kuramı:
Bu kurama göre sanat doğanın ustaca taklit edilmesidir(Fotoğraf gibi)
Doğa mükemmeldir Sanatçının yapması gereken bunu ustaca taklit etmektir
1a)Platon: Ona göre sanat taklittir Varlığın özü idealar dünyasındadır, dolayısıyla doğru
bilgide idealar dünyasındadır Ulaşılması gereken şey idealar dünyasının bilgisidir Oysa sanatta taklit
edilen sadece yansımaların bulunduğu görünümler dünyasıdır Yapılması gereken ise değişen değil
değişmeyen özün yakalanmasıdır
1b)Aristoteles: Ona göre de sanat taklittir Varlığın özü tek tek varlıkların içindedir Dolayısıyla
ulaşılması gereken tek tek varlıkların bilgisidir(Tümdengelim-Kıyas) Sanatta da bu taklit edilmektedir
Bu yüzden sanat sadece olanı değil olabilir olanı da gösterir
2)Yaratma Kuramı:
Bu kurama göre doğada mükemmellik yoktur Sanatçı doğada bulunan hammaddenin
İzlenimlerini alır Bu izlenimlerin sentezini yapar ve daha sonra bunları dil ile ifade eder Yaratma bu
Aşamada ortaya çıkar Bu aşamada anlık sezgiler ortaya çıkar Bu ifade ve sezgiler bir kez oluşacağından her sanat eseri özgün ve tektir Aynı şekilde bir daha yaratılamaz En önemli
Savunucusu B Croce' dur
3)Oyun Kuramı:
Bu kurama göre sanat bir oyundur Çünkü her ikisi de gerçeklikten uzak,düşe ve kurguya dayanır, özgürlüğü yaşatır İnsan bu yüzden gerçek özgürlüğe ancak sanatla ulaşır En önemli savunucusu
Schiller' dir
E)SANAT ESERİ:
Bir sanat eserinin üç temel öğesi vardır Bunlar estetik suje, estetik obje ve estetik yargıdır
Bir sanat eseri BİÇİM(FORM) ve ÖZ' den meydana gelir Bu özgün ve tek olmasını
Gerektirir
E1)Sanat - zanaat farkı: Sanatta yeni formlar üretilir bu yüzden özgünlük vardır
Zanaatta mevcut formlar kullanılır bu yüzden özgünlük yoktur
Zanaatta yarar amacı varken sanatta böyle bir amaç yoktur
F)ESTETİĞİN TEMEL KAVRAMLARI
F1)Güzellik Problemi:
Bu konudaki en önemli soru '' güzel nedir?'' sorusu olmuştur
Platon: İdea
Aristoteles: Orantı ve düzen
Plotinos: İdeada ışıyan şey
Croce: Mutluluk veren ifade
Baumgartenuyumsal bilginin mükemmelliği
Bu konudaki diğer önemli soru güzelin doğada mı yoksa sanat eserinde mi olduğudur
F2)Güzellik ve Doğruluk:
Platon'a göre doğru ve güzel asılları idealar dünyasında olduğu için aynıdır
Hegel' e göre de güzel bir idea olduğuna göre , doğrunun da temelinde (tez) idea olduğuna göre aynı şeydir
Kant'a göre güzel bir beğeni yargısıdır ve hazza dayanır Doğru ise bir bilgi yargısıdır ve
Apriori ve a pesteriori yargılara dayanır
F3)Güzellik ve İyilik:
Platon'a göre güzel ve iyi aynı şeydir
Kant'a göre güzeli iyiden ayıran dört neden vardır
--Güzelde çıkar yoktur
--Kavramsız bir şekilde genel olarak hoşa giden şeydir
--Güzel bir nesnenin en son biçimidir
--Güzele bağlı yargılar öznel bir zorunluluk taşır
ESTETİĞİN TEMEL SORULARINA YKLAŞIMLAR
1-Metafizik yaklaşım:
2-Bilimsel yaklaşım
a-Deneysel yaklaşım(13/21 dikdörtgen)
b-Psikolojik yaklaşım
c-Sosyolojik yaklaşım
ORTAK ESTETİK YARGILARIN VARLIĞI
a-Reddedenler:
Croce: Özneldir
b-Kabul edenler
Kant: Ortak duygudur-toplum(etik ile bağlantı)
PRAGMATİZM
PragmatizmDeneycilik de denilen pragmatik felsefe, gerçeğin değişken ve göreceli olduğu görüşüne dayanır. Gerçeğin bu yapısı nedeniyle mutlak ya da evrensel doğru da bulunmaz. Gerçeği olgu, yaşantı veya davranışlarla ilişkisini kanıtlayarak aramak gerekir. Pragmatizme göre değişmeyen tek şey, doğanın kanunlarıdır; bu kanunlar önünde herkes eşit olduğu için, yönetimde de tüm insanların katılımı esas alınır. Buradan hareketle pragmatistler, demokratik bir toplum düzenini savunurlar. Mutlak doğrunun var olmamasıyla beraber, diğerlerine göre doğruluk değeri daha fazla olan gerçeklikler de vardır. Bilimsel yöntem, bize bu tür doğrular sunduğu için, özellikle çağdaş pragmatistler tarafından çok önemsenir
Konu alanı, disiplinler ve düşünceleri vurgulayan idealist ve realistlere karşılık, pragmatistler bilgiyi sürekli değişim içinde olan bir süreç olarak kabul ederler. Öğrenme ise problem çözme esnasında gerçekleşir. Bilme eylemi pragmatizme göre, öğrenen ve çevre arasındaki etkileşim sonucunda gerçekleştiğinden, öğrenenin aktif katılımını gerektirir. Bu etkileşimin temelinde ise değişme kavramı bulunmaktadır. Hem öğrenen hem de çevre sürekli etkileşim içerisindedir
Pragmatist eğitimcilere göre, öğrencilere öncelikle nasıl eleştirel düşünebileceklerini öğretmek gerekmektedir. Ayrıca sürekli değişen dünyanın problemleri de değişeceğinden, problem çözme becerilerini geliştirmek de önemlidir. Bir durumun problem olarak algılanması ise eleştirel bir bakış açısına sahip olmakla ilişkilidir. Tüm bunlar, konu alanlarını vurgulayarak değil, öğretim yöntemlerini vurgulayarak mümkün olabilir. Çünkü asıl olan değişimle baş etme yöntemlerini ve bilimsel araştırmayı bilmektir. Bu nedenle pragmatist felsefenin gelişimi, bilimsel gelişmelerle paralel gitmiştir
Pragmatist görüşleri eğitim alanına uygulayan en ünlü filozof, John Dewey’dir. Dewey, eğitimi insanı geliştirmeye yarayan bir süreç olarak, okulu ise toplum hayatının küçük bir örneği olarak görür. Ona göre ideal bir eğitim programı, öğrencilerin yaşantı ve ilgilerine dayalıdır. Ayrıca pragmatist programların önemli bir farkı, derslerin birden fazla disiplini içerecek şekilde disiplinler arası örgütlenmesidir
Pragmatik felsefede, merkeze öğrenenin ilgi ve ihtiyaçları alınarak, öğretim yöntem ve süreçleri vurgulanmaktadır. Bu özelliğiyle pragmatik eğitim programlarında öğrenen merkezli program geliştirme yaklaşımları benimsenmektedir. Bu yaklaşımların ortak özellikleri arasında, okul içerisinde düzenlenen tüm öğrenme etkinliklerinin öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarına dayandırılması, öğrenme yaşantılarının görüşlerin özgürce paylaşıldığı demokratik bir sınıf ortamında oluşturulması, öğrencinin her türlü etkinliğe aktif olarak katılımının ve bireysel gelişiminin amaç edinilmesi sayılabilir
Pragmatik eğitim programlarında hedefler esnek olup, süreç içerisinde değişmeye açıktır. Öğrencilerin yorumlama, ifade etme ve tartışmalarını sağlayacak problem çözme etkinliklerine uygun öğretim yöntem ve teknikleri kullanılır. Bu tür programlarda, geleneksel yöntemlere ek olarak, bireyin kendi başarısını ölçtüğü, bireysel değerlendirme teknikleri de kullanılmaktadır
REALİZM
REALİZM
Realizm evreni, madde ve somut olarak var olanlarla açıklayan bir felsefi akımdır. İnsanlar, akıl ve muhakeme güçleriyle dünyayı bilirler. Var olan her şey, doğadan gelir ve doğanın kanunlarınca idare edilir. İnsan davranışları bu doğa kanunlarına uygunluğu ölçüsünde akılcıdır(Ornstein & Hunkins,1988:29-30)Realizmde, maddeden gelen gerçeklik, değişmez ve mutlak kabul edildiği için, insanların bu mutlak doğrulara ulaşmasında aklını kullanması gerektiğine inanılır. Bu sayede insanlar, yaşadıkları toplumun bilgi birikimini de edinirler. Zaten realistlere göre eğitimin amacı, toplumun kültürel birikimini genç nesillere aktararak, onların akıllarını kullanma yollarını geliştirmek ve bu sayede insanları mutlak doğrulara ulaştırarak onları mutlu etmektir
Realist eğitimciler insan aklını merkeze aldıklarından, konu alanının sistematik olarak disiplinlere ayrılarak organize edilmesinin düşünmeyi kolaylaştırdığını kabul ederler. Bu nedenle, tıpkı idealizmde olduğu gibi realizmde de konu alanını merkeze alan eğitim programları benimsenir. Aradaki en önemli fark, realist programlarda konuların mantıklı bir düzen içerisinde sınıflanarak, örgütlenmiş disiplinlerle ifade edilmesidir. Günümüzdeki okul programlarının matematik, fizik, biyoloji gibi disiplinler ve bunların kendi içinde alt disiplinlere ayrılarak düzenlenmesinin temelinde realist filozofların bu görüşleri yer almaktadır. Ayrıca öğretilecek konu alanının özelliklerine göre öğretim yöntemlerinin değişmesi gerektiği fikri de realistlere aittir
Kısaca realistlerin eğitim görüşlerinin temelinde disiplinler ve kültürel birikimi aktaran öğretmenlerin var olduğu söylenebilir. Realist eğitim anlayışında kullanılan yöntem ve teknikler ile değerlendirme teknikleri idealist görüşlerle benzerlik göstermektedir. Ancak realist eğitimciler, bu yöntemlere ek olarak, öğrencinin bizzat kendisinin yaptığı deney, gözlem gibi yollarla yeni bilgiyi edinmesini de önemserler
Realizm evreni, madde ve somut olarak var olanlarla açıklayan bir felsefi akımdır. İnsanlar, akıl ve muhakeme güçleriyle dünyayı bilirler. Var olan her şey, doğadan gelir ve doğanın kanunlarınca idare edilir. İnsan davranışları bu doğa kanunlarına uygunluğu ölçüsünde akılcıdır(Ornstein & Hunkins,1988:29-30)Realizmde, maddeden gelen gerçeklik, değişmez ve mutlak kabul edildiği için, insanların bu mutlak doğrulara ulaşmasında aklını kullanması gerektiğine inanılır. Bu sayede insanlar, yaşadıkları toplumun bilgi birikimini de edinirler. Zaten realistlere göre eğitimin amacı, toplumun kültürel birikimini genç nesillere aktararak, onların akıllarını kullanma yollarını geliştirmek ve bu sayede insanları mutlak doğrulara ulaştırarak onları mutlu etmektir
Realist eğitimciler insan aklını merkeze aldıklarından, konu alanının sistematik olarak disiplinlere ayrılarak organize edilmesinin düşünmeyi kolaylaştırdığını kabul ederler. Bu nedenle, tıpkı idealizmde olduğu gibi realizmde de konu alanını merkeze alan eğitim programları benimsenir. Aradaki en önemli fark, realist programlarda konuların mantıklı bir düzen içerisinde sınıflanarak, örgütlenmiş disiplinlerle ifade edilmesidir. Günümüzdeki okul programlarının matematik, fizik, biyoloji gibi disiplinler ve bunların kendi içinde alt disiplinlere ayrılarak düzenlenmesinin temelinde realist filozofların bu görüşleri yer almaktadır. Ayrıca öğretilecek konu alanının özelliklerine göre öğretim yöntemlerinin değişmesi gerektiği fikri de realistlere aittir
Kısaca realistlerin eğitim görüşlerinin temelinde disiplinler ve kültürel birikimi aktaran öğretmenlerin var olduğu söylenebilir. Realist eğitim anlayışında kullanılan yöntem ve teknikler ile değerlendirme teknikleri idealist görüşlerle benzerlik göstermektedir. Ancak realist eğitimciler, bu yöntemlere ek olarak, öğrencinin bizzat kendisinin yaptığı deney, gözlem gibi yollarla yeni bilgiyi edinmesini de önemserler
İDEALİZM
İdealizm
İdealizm, evreni açıklamada temele ruh, ahlak, zihin ve düşünce gibi kavramları alan bir felsefedir. Gerçek ve değerler mutlak, zamanla değişmeyen ve evrensel olarak düşünülür ve insan zihninde idea denilen bu gerçekliklerin doğuştan geldiği varsayılır. İnsanın temel görevi, aklını kullanarak bu idealara ulaşmaktır.İdealar aynı zamanda mükemmel bir düzen içerisinde bulunan evreni yaratan Tanrı’yı da simgelemektedir
İdealistler bilme eylemini, insanın aklında doğuştan var olan gizil fikirleri –ideaları- yeniden düşünme olarak anlarlar. Buna göre her bir öğretmenin temel görevi, öğrencilerindeki bu gizil bilgileri bilinç düzeyine çıkarmaktır
İdealist eğitimde merkezde konular, dersler, evrensel doğrular ve bunları aktaracak öğretmen vardır. Bu nedenle idealistler, konu alanı veya bilgi merkezli eğitim programı geliştirme yaklaşımlarını benimsemiştir
Konu alanı merkezli program yaklaşımlarının ortak özellikleri arasında; evrensel doğruları yansıtan bilgi ve içeriği programın ayrılmaz parçaları olarak kabul etme, içeriği ders kitaplarının içeriği ile sınırlama, öğretmenlerin her birinin bir konu alanının uzmanı olması gibi özellikler sayılabilir. Ancak bu tür programlar, içeriği birbirinden kesin olarak ayrılmış konu alanlarına göre düzenlenmesi ile, bilginin gerçek hayattan kopmasına neden olması ve öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarını göz ardı etmesiyle de eleştirilmişlerdir
Konu alanını örgütleyişlerine göre kendi içinde de çeşitleri olan bu yaklaşımlarda genellikle düz anlatım, soru-cevap, ezberleme gibi öğretim yöntem ve teknikleri kullanılır. Değerlendirmede ise, öğrencilerin başarısını birbirleriyle kıyaslayan norm dayanaklı değerlendirme tercih edilmektedir. Değerlendirme konuları, öğrencilerin genel zihin yeteneklerini kullanmalarını gerektiren konular arasından seçilmektedir. Bunun için dönem ya da yıl sonunda düzey belirleme sınavları yapılmaktadır
Felsefe ve Eğitim İlişkisi Nedir?
FELSEFE VE EĞİTİMİN İLİŞKİSİ NEDİR?
Eğitim felsefesinin konusu eğitim dediğimiz süreçtirAmaç eğitimin dayandığı ilke ve kavramları aydınlatmak, amaç ve araçları irdelemek, temel sorunları tartışmaktırKısaca eğitim felsefesi, eğitim sorununa felsefi bir açıdan bakmaktır
Eğitimle felsefe arasındaki ilişkiler şu maddeler altında toplanabilir:
1-Eğitim sistemi kurulurken öncelik hedeflere verilmelidirHedef davranışlar hangi ölçütlere dayandırılırsa, istendik olacağı konusunda bir karara varmada felsefe ölçüt alınmalıdırBu düşünülmezse sistem kendi içinde çelişkiye düşebilir
2-Hedef davranışlar, içerik, eğitim ve sınama durumları temele alınan felsefenin ölçütlerine uyuyorsa, iç tutarlılık vardırYoksa çelişkiler bulunacaktır
3-Eğitimin nesnesi insandırİnsan aynı zamanda felsefenin de konusudurİnsana bakış açısı eğitim sisteminin tüm öğelerini etkileyebilir
4-Her ekonomik, toplumsal ve politik sistem en azından bir felsefeye dayanırörneğin kapitalist sistem genellikle idealist ve pragmatik, kominist sistem ise materyalist felsefenin ölçülerine göre kurulmuşturEğitim, ekonomik, politik, ve toplumsal sistemlerin bir alt sistemidirBu bağlamda eğitimdeki felsefe, ekonomik, politik ve toplumsal sistemlerin felsefesiyle aynı olmalıdır; çünkü eğitim, politik, ekonomik, toplumsal sistemlerin istediği insanları yetiştirmek üzere işe koşulmuşturBu yapılmazsa hedefler gerçekleşmeye bilir
5-Felsefe bir açıdan insanın yaşama bakış açısını belirlerİnsanoğlu bu nedenden dolayı felsefeden kaçamaz
6-Eğitim disiplinler arası bir bilimdirBu bağlamda her bilim dalının ve konu alanının ve eğitimle doğrudan ilişkili olan psikoloji, ekonomi, hukuk, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, genetik vb disiplinlerin bilgi ve yöntemleri arasındaki bütünlüğün sağlanması gereklidirBunu ancak felsefe yapabilir
7-Eğitim sistemini denetlemede felsefeden yararlanılmalıdırSözgelişi eğer temele idealist felsefe alınmışsa, sistem elit insan yetiştirmelidirEğer pragmatik felsefe kullanılıyorsa her insan yetenek ve ilgisine göre eğitilmelidir
8-Felsefenin eğitime katkısı olduğu gibi, eğitimin de felsefeye katkısı vardırEğitim yoluyla insanlara bilimsel, sanatsal, felsefi alanlarda istendik davranışlar kazandırabilirBunlar hem insanın kendi felsefesini, hem de toplumsal felsefeleri geliştirmede katkıda bulunabilirEğitim yeni felsefelerin doğmasına neden olabilir
9-Eğitim sisteminin işlemler bölümünün şimdilik en etkili öğelerinden biri de öğretmen, yönetici ve hizmetlilerdirKurulan eğitim sisteminin dayandığı felsefeye inanan, onu bilen uygulayan ve savunan öğretmen,yönetici ve hizmetli yetiştirip görevlendirmek, sistemin etkili ve verimli işlemesi için kaçınılmazdırYani sistemin savunduğu felsefeyle öğretmen, yönetici ve hizmetlilerin felsefeleri birbirlerine ters düşmemelidirEğer ters düşerse sistem entropiye kayar ve bozulur
10-Felsefe zaman zaman eğitim kurumlarından dışlanmaya çalışılmaktadıroysa, bilinmesi gerekir ki; felsefeyi dışlamaya çalışmak da aslında bir tür (!) felsefedir
Felsefenin eğitim üzerindeki bu etkilerini yakından tanıyan ve değerlendirebilen bir öğretmenin,daha başarılı olacağı da açıktırBu amaca hizmet etmek üzere aşağıda üç önemli felsefi akımın eğitim programları üzerindeki etkilerinden bahsedilmiştir
Eğitim felsefesinin konusu eğitim dediğimiz süreçtirAmaç eğitimin dayandığı ilke ve kavramları aydınlatmak, amaç ve araçları irdelemek, temel sorunları tartışmaktırKısaca eğitim felsefesi, eğitim sorununa felsefi bir açıdan bakmaktır
Eğitimle felsefe arasındaki ilişkiler şu maddeler altında toplanabilir:
1-Eğitim sistemi kurulurken öncelik hedeflere verilmelidirHedef davranışlar hangi ölçütlere dayandırılırsa, istendik olacağı konusunda bir karara varmada felsefe ölçüt alınmalıdırBu düşünülmezse sistem kendi içinde çelişkiye düşebilir
2-Hedef davranışlar, içerik, eğitim ve sınama durumları temele alınan felsefenin ölçütlerine uyuyorsa, iç tutarlılık vardırYoksa çelişkiler bulunacaktır
3-Eğitimin nesnesi insandırİnsan aynı zamanda felsefenin de konusudurİnsana bakış açısı eğitim sisteminin tüm öğelerini etkileyebilir
4-Her ekonomik, toplumsal ve politik sistem en azından bir felsefeye dayanırörneğin kapitalist sistem genellikle idealist ve pragmatik, kominist sistem ise materyalist felsefenin ölçülerine göre kurulmuşturEğitim, ekonomik, politik, ve toplumsal sistemlerin bir alt sistemidirBu bağlamda eğitimdeki felsefe, ekonomik, politik ve toplumsal sistemlerin felsefesiyle aynı olmalıdır; çünkü eğitim, politik, ekonomik, toplumsal sistemlerin istediği insanları yetiştirmek üzere işe koşulmuşturBu yapılmazsa hedefler gerçekleşmeye bilir
5-Felsefe bir açıdan insanın yaşama bakış açısını belirlerİnsanoğlu bu nedenden dolayı felsefeden kaçamaz
6-Eğitim disiplinler arası bir bilimdirBu bağlamda her bilim dalının ve konu alanının ve eğitimle doğrudan ilişkili olan psikoloji, ekonomi, hukuk, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, genetik vb disiplinlerin bilgi ve yöntemleri arasındaki bütünlüğün sağlanması gereklidirBunu ancak felsefe yapabilir
7-Eğitim sistemini denetlemede felsefeden yararlanılmalıdırSözgelişi eğer temele idealist felsefe alınmışsa, sistem elit insan yetiştirmelidirEğer pragmatik felsefe kullanılıyorsa her insan yetenek ve ilgisine göre eğitilmelidir
8-Felsefenin eğitime katkısı olduğu gibi, eğitimin de felsefeye katkısı vardırEğitim yoluyla insanlara bilimsel, sanatsal, felsefi alanlarda istendik davranışlar kazandırabilirBunlar hem insanın kendi felsefesini, hem de toplumsal felsefeleri geliştirmede katkıda bulunabilirEğitim yeni felsefelerin doğmasına neden olabilir
9-Eğitim sisteminin işlemler bölümünün şimdilik en etkili öğelerinden biri de öğretmen, yönetici ve hizmetlilerdirKurulan eğitim sisteminin dayandığı felsefeye inanan, onu bilen uygulayan ve savunan öğretmen,yönetici ve hizmetli yetiştirip görevlendirmek, sistemin etkili ve verimli işlemesi için kaçınılmazdırYani sistemin savunduğu felsefeyle öğretmen, yönetici ve hizmetlilerin felsefeleri birbirlerine ters düşmemelidirEğer ters düşerse sistem entropiye kayar ve bozulur
10-Felsefe zaman zaman eğitim kurumlarından dışlanmaya çalışılmaktadıroysa, bilinmesi gerekir ki; felsefeyi dışlamaya çalışmak da aslında bir tür (!) felsefedir
Felsefenin eğitim üzerindeki bu etkilerini yakından tanıyan ve değerlendirebilen bir öğretmenin,daha başarılı olacağı da açıktırBu amaca hizmet etmek üzere aşağıda üç önemli felsefi akımın eğitim programları üzerindeki etkilerinden bahsedilmiştir
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
